3 Mart 2010 Çarşamba

''AYI'' Gökmen ve Telegol


iyi bir telegol izleyicisiydim.
futbolu uzun bir süre izleyen insanlarda oluyor.
artık futbol izlemek ve konuşmak bir noktadan sonra sıkıcı gelir.
ve o kitle futbolun makara yönünü konuşmayı daha bir sevmeye başlar.
bu sıkılma durumu belki de bende biraz erken başladığından çook genç yaşta telegol izleyicisi oldum.
yani telegol bir futbol yorum programı değildir bana göre; eğlence ve makara programıdır.
oradaki kurmaca gerginlikler ve laf vurmalar çok hoşuma gider.
gökmen'in Fenerbahçe'yi çekememezliği bile hoşuma gider o programda.
Ziya Kaptan'ın katliam futbol yorumları bitirir beni.
en çok da Gökmen'in sinirlenmesi beni mutlu eder.

hele hele saatler ilerledikçe tam bir makara başlar ve programın en keyifli dakikalarında anlarız ki , program bitmek üzeredir.

dedim ya Gökmen Özdenak'ta inanılmaz bir Fenerbahçe düşmanlığı ve antipatisi olmasına rağmen inanılmaz severim kendisini, hiçbir sözüne, yorumuna katılmama rağmen.
tesadüfen bugünkü yazısına göz attım ve inanılmaz güzel bir yazı.
hem İslam(Çupi) Babayı anmış hem de kendisini aşarak mükemmel bir analiz yapmış.
paylaşmak istedim.
beni şaşırtıyorsun Gökmen!!

Niye Fenerli olunsun?

''45 senedir futbolun içindeyim.

Fenerbahçe taraftarını her zaman 1. sıraya koymuşumdur. En mütevazı gelirlisinden en zenginine kadar... Maddi ve manevi olarak takımlarına maksimum desteği vermekteler.. Bağlılıklarına kelimeler yetmez.

Bu kadar senedir de bu tutkuyu, bu bağlılığı çözmüş değilim. Takdir de ederim onları. Benim üzüldüğüm, her fedakarlığı yapmalarına rağmen kandırıldıklarının farkında olmamaları.

Aziz Yıldırım'ın 12 senelik başkanlığı döneminde, 1 milyar 100 milyon dolar gibi bir ekonomik desteği akıllı kullanamamaları sonucunda, bugün Fenerbahçe taraftarı üzüntüden kahrolmaktadır.

Şova dayalı bir yapının hala devam ettirilmesi ve tedbir alınmaması, gelecek açısından da büyük kaygı oluşturmaktadır.

Şov derken, rahmetli İslam Çupi ağabeyim, 5 Eylül 2000 Salı günü Milliyet'teki köşesine şöyle karalamış: "Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa Türkiye yoktur. Futbol yoktur. Bolluk yoktur. İnsanlar yoktur. Canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp mezarlık olur. Fenerbahçe'nin büyüklüğü, ne şampiyonluk büyüklüğü ne de kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü, başka bir büyüklüktür işte. Adı konamaz."

Bu söylemlerin son paragrafları, basın tribünlerinde Saracaoğlu'nda kullanım olarak var. Slogan olarak büyük yazılmıştır.

21 Kasım 2000 Salı günü de şunları yazmış İslam ağabey: "Şu ihtiyar yaşımda şimdi düşünüyorum. 1990 yılından sonra İstanbul mahallelerinde çocuklar niye Fenerbahçe'yi tutsunlar? Niye Fenerbahçeli olsunlar? Fenerbahçe'nin, ne Türkiye'de saha tarihi olan o yerden ayağa paslı dantel örer gibi oyun şekli kalmış ne de en teknik adamların o çatı altında toplanacak niyetleri... Fenerbahçe artık ne Milli Takım'a en fazla veren oyuncu ne de gol kralı çıkaran ekiptir. Türkiye'nin bütün şampiyonluk rekorları Fenerbahçe'nin elinden uçmuştur. Ne kalmıştır isminden başka bu vatanda?

Başka takımlar UEFA Kupası'nı, Süper Kupa'yı müzelerine götürmüşken; yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız artık!"

İki slogan var, "Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa Türkiye yoktur" mu yoksa "Yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız?" mı?

Cevabı siz okurlara bırakıyorum.

6 Şubat 2001'de büyük Fenerbahçeli İslam Çupi vefat etmiştir. Nur içinde yat ağabeyim...''

http://bugun.com.tr/kose-yazisi/94711-niye-fenerli-olunsun-makalesi.aspx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder