28 Kasım 2010 Pazar
Yanmadan önce
Her istanbul dönüşü gibi Haydarpaşa'daydım.
Son halinden kalan son hatıralar.
Not:belki inanmazsın ama,ne diye çektim onu da bilmiyorum ama resimlerin hepsi harbiden bana ait.
22 Kasım 2010 Pazartesi
Alex Fanatik'i gözünden öperrr!!
Hummalı bir ''100'ü bulamadın sen daha'' kampanyası yürüten Fanatik gazetesi ve daha özelinde ismini zikretmek istemediğim köşe yazarı ve muhabirlerine saygılar ve sevgilerle...
Alex Fanatik'i gözünden öperrr!!!
maçın bitmesini bekleyemedim.zaten maç pek umrumda da değil.
bir tribün insanı olarak maça gidememiş olup da maçı tv'den izlemek zaten yeterince kanıma dokunuyor.
yaşattığı bütün iyi kötü,acı tatlı anlar için binlerce kez sevgiler saygılar Alex.
büyüksün Alex, çok büyüksün. Adamsın sen Alex.
milyon kişiye sorsak, bu golü kim atsın desek, seni istemeyen gitsin lastik tutsun çeksin.
10 Kasım 2010 Çarşamba
9 Kasım 2010 Salı
Sisli bir İstanbul gününde,caydırıcı! stad kanunları
Tam da meteorolojinin tahmin ettiği gibiydi hava.Evden çıkmadan bakmıştım,c.tesi pazar sisli görünüyordu.''yahu parçalı bulutluyu anladık da, sisli ne ola ki'' diye kendime sordum.ve sonra ne gelirse mevladan gelir kuluna dedik,rrastgeleee.geceden bile sis vardı.hiç birşey görünmüyordu yolda nerdeyse.bütün gün güneş ha açtı ha açacak derken,gündüzü de sisle kapatıp ,kadıköy iskelesine yanaştım.''davul, zurna, halay'' bana kibar feyzo filmindeki grev sahnesini hatırlattı.güldüm geçtim beyhude dolambaçcıların yanından.
stad gişesinin önüne doğru bir geldim ki,yahu bu ne kalabalık.artık herhalde herkes maç günü gişeden biletini alıyordu.yoksa gençlerbirliği maçına 10 dk kala gelip 10 sn içinde biletimi alabilmiştim.yine kasık ağrısı benim bütün vücuduma sızı olarak yayılmıştı ve ben yine iflas durumundaydım.neyse ki bu ağrılar vesilesiyle iyi güzel gözlemler yapar oldum.maça girdim dk bir gol bir dercesine, amcanın biri antalya-bursa maçının derdine düşmüştü.telefonla orayı arıyor burayı arıyor,ya maç 2-2 mi bitmiş doğru mu diyorsunuz diyor.öndeki bi dingil de yok antalya son dakikada bir gol atmış 3-2 bursa kaybetmiş diye bir senaryo yazıyor kendi kendine.bir de iddia ediyor bi b.k biliyormuş gibi.hayır bursa maçı 5-2 kaybetse ne yani onu da anlamış değilim.biz geçen hafta 1-1 berabere kaldık ve 17 hafta sonra ancak görüşeceğiz.
neyse koltuğuma iyice yerleşeyim derken,üst kat demirlerin orda gözüme öyle birşey çarptı ki,''bu anı resimlemezsem tarih benden hesap sorar'' dedim.evet muhtemelen militan ideolojinin kavurduğu ana babanın nadide evlatları,sevdiği belki de aşık olduğu takımın formalarının sırtına ''Kemalizm'' yazdırmışlardı.Y.Oğur'un söylediği ''Her laik bir gün Sözcü'yü tadacaktır'' vecizenin abartılı olmadığını,bunun değişik versiyonlarının hayatın içinde olduğunu müşahede etmiş oldum bu vesileyle.
Ha unutmadan,maç öncesi güvenlik kontrol noktası çok zayıf,üzerimde şehirlerarası geldiğimden dolayı taşımak zorunda olduğum bir sürü alet adevatla maça girdim bir allah'ın kulu yok bu nedir diye soran.
Gömleğin cebini çakmak diye yokluyor,
-''bu ne'' diyor,
-''haap'' diyorum,
-''haa! hadi geç, oldu.'' diyor.
bey amca hap dedim hap,insan bir sormaz mı ;
''ne habı bu kardeşim?'' diye.
maç öncesi ısınmada,Alex'in gayreti gözüme çarpıyor.Emre'yi başka bi çocuğa benzettim bu kim yahu diye bir an duraksadım.Stoch da paytak paytak hareket çekiyordu yine bütün sevimliliği ve şirinliğiyle.
Maç başlıyor ve maç için söyleyeceğim en önemli şey Alex bambaşka bir oyun oynadı,yani iyi ki de kasığımda ağrı olmuş da bu Alex'i izleyebildim diyorum kendi kendime.Gökhan ve Semih de müthişlerdi aslında ama Alex benim için artık efsane ötesi bir adam olmuştur artık.
ve artık Bilica ve tribünlerin ıslıklaması meselesine geleyim.ıslıklamayı başlatan 1-2 kişi hemen yanıbaşımızdaki kimseler.hiç uzağımızda değiller.gel gör ki,ben o insanlara içimden sövsem de stad içinde tek bir laf edip tek bir fiske vuramam.çünkü vuranın kıranın ne olduğunu görüyoruz.hemen kameralar çekiyor,zoooomm,cart 1500 TL ceza+ 6 ay stadlardan men.nedir suçum? holiganizm,stadta huzursuzluk çıkarma,kavga etme vs.
e bre embesil adam,ben orada oyuncuma yapılabilecek en kötü şeyi yapan adama dalacağım ve öyle caydırıcı bir method kullancağım ki;bundan sonra deniz barış gelse tekrar bizde top oynasa kimse gıkını çıkarmayacak ,herkes alkış tutacak.
ama kurallar o ıslıkçı adamı caydırmıyor; beni, tribüncüyü,takımının formasını sırtına geçirmiş adamı koruyup kollamaya çalışma niyetindeki adamı ,beni caydırıyor.nitekim fenerium alt köşede bu ıslıkladın ıslıklamadın muhabbetine kavga çıktı ve hemen tepelerindeki 3 kamera zooom yaptı sessiz sedasız,bu işin mücadelesini verenleri.Aykut sağ çizgideki Gökhan Gönül'e seslendi,dedi ki sen git top al Gökhan,Bilica'ya top gelmesin bari yoksa iyice oyundan düşecek ve beraberlik belki de mağlubiyet golünü yiyecektik.Gökhan da iki elini yana açtı,''ya hocam top ortada dönüyor ben gitsem hücuma çıkamayacağız, bana diyeceğine dön tribünlere söyle ıslıklamayın'' dercesine.işte durum vaziyet budur beyler, bayanlar.
sen ertesi gün akşama kadar hep destek,bilicaya sahip çıkın nutuğu at resmi siteden.stadın profilini,temasını,demografisini öylesine dönüştürdün ki, taraftarı bırak seyirciye çevirmeyi öylesine vahşi müşteriye çevirdin ki, stada gelen vahşi azgın müşterisel kitle her şeye homurdanıyor,her şeye mırın kırın ediyor,her şeyden şikayet ediyor,her seferinde tüketici derneğine şikayet başvurusunda bulunuyor.
zor dostum zor.Hata eden hatasını görmedikten sonra biz akşama kadar teşhis yapıp,reçete yazalım,mühür kimdeyse süleyman odur,bizimkisi boş laf...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)